Türk akademisyenden uluslararası başarı
Ankara Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sibel Süzen, Avrupa Başkent Üniversiteleri Birliği (UNICA) yönetim kuruluna seçilen ilk Türk akademisyen oldu.
Sibel Süzen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1990’da kurulan UNICA’nın Avrupa başkentlerinde bulunan köklü üniversitelerin bir araya geldiği kurumsal bir üniversite ağı olduğunu söyledi.
UNICA’nın üniversiteler kanalıyla bünyesinde 160 binden fazla akademik personeli ve 2 milyonun üzerinde öğrenciyi barındırdığını belirten Süzen, Avrupa’nın en prestijli üniversitelerinin yer aldığı birliğin, üyeleri arasında anlayış ve paylaşım yoluyla uluslararası iş birliğini kolaylaştırdığını dile getirdi.
UNICA’ya Türkiye’yi temsilen Ankara Üniversitesi ve ODTÜ’nün üye olduğunu aktaran Süzen, “Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erkan İbiş ile birlikte bir Türk üniversitesinin mutlaka aktif rol alması gerektiğini söyleyerek, hedefimizi belirlemiş olduk. Birlik içindeki faaliyetlere aktif olarak katılmaya başladık. Toplantılarda sunumlar ve düzenleyici konumda görevler aldık. Türkiye Cumhuriyeti’nin bir üniversitesinin bu platformlarda yapabileceklerini gösterdik.” diye konuştu.
Süzen, birlikte etkin şekilde rol alarak hem Ankara Üniversitesi hem de modern Türkiye’yi Avrupa’ya tanıtmak istediklerini ifade ederek, eğitim standartlarını her platformda anlatarak farkındalık yaratmayı başardıklarının altını çizdi.
Birliğin yönetim kurulunun 5 ülkeden akademisyenden oluştuğuna işaret eden Süzen, önceki yıllarda yönetim kurulu üyeliği için bir Türk akademisyenin başvurduğunu ancak seçilemediğini anımsattı.
“Politik nedenlerle Türkiye’den bir akademisyenin aday olmasının istenmediği bir ortamda tüm toplantılara katılarak, sunumlar yaparak etkin bir tanıtımı benimsedik.” diyen Süzen, şöyle devam etti:
“Bu süreçte ODTÜ ile tüm toplantılara katılım sağlamaya çalıştık ve birlik içinde hareket ettik. Yönetim kurulu üyeliği seçimi, aday akademisyenlerin adaylık konuşmalarının ardından tüm üye üniversitelerin rektörlerinin kapalı oy sistemiyle yaptıkları oylamayla belirleniyor. Bu oylama sonucu çok yüksek bir oy oranıyla seçildim. Birçok ülkenin aday akademisyeninden yüksek oy almam bizi çok mutlu etti. Sonuçta önemli olan Ankara Üniversitesinin ve Türkiye’nin adayının seçilmiş olmasıydı. Bu yönetim kurulunda bir Türk kadın akademisyen olarak yer almam da benim için ayrıca gurur kaynağı oldu. Kadınların akademik hayatta yer almaları ve yönetici pozisyonlara yükselmeleri, daha sonra da yönetici olarak bulundukları pozisyonda kalabilmeleri tüm dünyada erkek çalışanlara göre kıyaslandığında daha zordur.”
“Kadınların yönetici konumlarında daha fazla yer almaları gerekir”
Prof. Dr. Süzen, kadınların iş dünyasındaki lider pozisyonlara gelmeleri ve daha aktif görevlerde yer almaların ne kadar zor olduğunun “cam tavan” kavramıyla açıklandığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
“Çalışma hayatında cinsiyet ayrımcılığının bir boyutu olan cam tavan kavramı, kadınların mesleki başarılarına ve yeteneklerine bakmaksızın, üst yönetim kademelerine terfi etmesi yönünde var olan belirsiz ancak aşılması güç engeller olarak tanımlanmaktadır. Ben Ankara Üniversitesinde bu engele takılmadan çalışan kadın öğretim üyelerinin hak ettikleri pozisyona geldiklerinin bir örneğiyim. Ankara Üniversitesinde kadın akademisyen sayısı erkek akademisyenler ile çok yakın bir rakamdır. Birçok fakültemizin dekanları, araştırma merkezimizin müdürleri kadın akademisyenlerdir. Bu oranı yönetim kadrosunda da görebiliriz. Dört rektör yardımcısının ikisi kadın akademisyendir.
Ancak Türkiye geneline bakıldığında kadınların çalışma hayatında, yönetici konumlarında, siyasette ve ticarette çok daha fazla yer almaları gereklidir. Akademik kariyere baktığımızda kadınlar için erkeklere göre her iş kolunda olduğu gibi daha fazla zorluk yükler. Mesai saatlerinin akşam evde de ders çalışmak, not hazırlamak ile uzadığı akademisyenlikte kadınlar ayrıca evleri ve çocukları ile de ilgilenmek zorundadır. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin önüne geçilebilmesi için toplumsal farkındalık yaratılması ve etkin adımların atılması gereklidir.”
Ankara Üniversitesinde birçok merkezin bu amaçla faaliyet verdiğinin altını çizen Süzen, dünyada Türkiye’nin kadın hakları bakımından öncü ülkeler arasında görüldüğünü söyledi.
Mustafa Kemal Atatürk’ün, Türkiye’de kadınlar için çok önemli hakların kazanılmasını sağladığını hatırlatan Süzen, 1930 yılından itibaren çıkarılan bir dizi yasa ile kadınların birçok hakka kavuştuğunu anlattı.
Süzen, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde kadınların her alanda karşılaştıkları zorlukların nasıl aşılacağının tartışılması, iş hayatında, akademide, siyasette, yöneticilik konumlarında daha fazla yer almaları için neler yapılabileceğinin ele alınması gerektiğini sözlerine ekledi.
Kaynak: https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/turk-akademisyenden-uluslararasi-basari/1757777